-->
Logo

En Yeniler

Özdemir Asaf Sözleri

Özdemir Asaf Sözleri

Hiç kimse ilkin kendisine alışık değil Hiç kimse ilkin kendisiyle barışık değil...
Sen bana Sen desen de demesen de olur. Ama ben sana sen diyeceğim. Düşün dur.
Artık hep orada olacak oradaki adam Buradayken orada olmak istediği kadar.
Ne para istiyorum ne de puI. Tek bir istediğim var, o da yaIansız bir kuI.
ilk 'O'kulda sınıfta kaldım ben. Sonrası malum hâlâ 'O'kuldayım.
"Sen bu içkiyle her kadında Helena'yı bulursun."
...ölümü düşünmek yenilmek, sevmek ölümü yenmektir.
"Çok ayrılık içtim ben, kalbim güzel hani."
" Kendine gel ! Seni orada bekliyorum. "
SAATİNİZ Bir bakarsın üç Bir bakarsın hiç
Bir anlam gelse, Ne varsa alsa, Gitse,
Yalan iyi söylenmemiş bir doğrudur.
Biraz sonra Sonra Olacaktır
''Her gün bir gün geçmeyor.''
Bana adimi soracaklar Unutacagim Söyleyecekler Anlamayacagim.

BilAdının üstüne Anılar koyma. Sen mezar değilsin. Anılar Adının ardından gelsin. Sen duvar değilsin.
Her neyseDİYEK Türkiye'de İstanbul ne ise, İstanbul'da gece ne ise, Gecede yürümek ne ise, Seni unutamamacasına düşünmek ne ise, Unutmamanın anlamı ne ise, Seni sevmek ne ise, Saklayayım, yok söyleyeyim derken Birden aşka düşmek ne ise, Her neyse...
Bugün Ve BugünÖyle çabuk geçiyor ki günler Hele sen de bir bak hayatına Daha dün doğmuşuz sanki Yeni okula başlamışız Yeni sevmişiz Öyle çabuk geçiyor ki günler Hele sende bir bak hayatına Yarın bitecek sanki herşey Yarın ölecek gibiyiz. Daha doymamışız yaşamasına Gunlerimiz dün bir, bugün iki Sakın birşey bırakma yarına Yarın yok ki
YOL'UN Biri olsa burada, yanımda ya karşımda; İstediği bir yerde o birden inse bile, Ben onu götürürüm duyularla aklımda. İnince benim yüzüm onda silinse bile.
Bir TüyÖlsem,ilkin ,yazık-oldu deyecekler. Sonra durup,neden öldü deyecekler. Dostlar ergeç unutacak bir gün ama.. Uzun zaman seni anar sevmeyenler. Tarık Akanın Ölümüne itafen :( Unutulmaman ve sürekli hatırlanman temennisiyle Mekanın Cennet olsun Güzel insan
Söylemek kesinliğini saklamaya çalıştım; anlasınlar deye: Başkalarına saygımdan. Saklamak kesinliğini güdenleri kınadım; insanı anlarlar deye: Saygıya saygımdan.
Bir mum yanıyordu bir evin bir odasında O evde bir de kedi vardı. Geceler indiğinde kendi havasında Mum yanar, kedi de oynardı. Mumun yandığı gecelerden birinde Kedi oyunlarına daldı. Oyun arayan gözlerinde Mumun alevi yandı, Baktı, Mumun titrek alevinde Oyuna çağıran bir hava vardı. Oyunlarını büyüten kedi büyüdü Kendi türünde çocukcasına, Döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü Geldi mumun yanına, oyuncakcasına. Bir baktı, bir daha, bir daha baktı Mumun alevinin dalgalanmasına Uzandı bir el attı. Bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı.. İlk kez gördüğü mumun yakmasına İnanmayacaktı. Kedi, oyunlarında büyüyordu, Mum, üşüyordu yanmalarında. Zaman ikili yürüyordu Aralarında. Bir ayrışım görünüyordu Birinin yanmalarında Öbürünün oynamalarında. Kedi oyunlarında büyüyordu, Yitirerek gitgide oyunlarını. Mum küçülüyordu yanmalarında, Yitirerek gitgide yakmalarını. Oynarken büyüyen kedi yanacak, Aydınlatırken küçülen mum yakacaktı. Küçülen yaka-yaka aydınlatacak, Büyüyen yana yana anlayacaktı. Bir mum yanmasından Ve bir kedi oyunundan Kaldı sonunda Bir gecenin tam ortasında Bir evin bir odasında Göz-göze susan İki insan. Mum yandı bitti, Kedi büyüdü gitti. Oyunlar karıştı gecelerde Suskun uykusuzluklara. O iki insandan, sonunda Birinin anılarında kedi, Birinin dalmalarında mum Kaldı gitti. Nerede bir mum yansa şimdi, Nerede oynasa bir kedi, Birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri.. Bugün dün gibi oluyor, Dün bugün gibi. Mum ellerimi tırmalıyor, Belleğimi yakıyor kedinin elleri.
Ne ölümler gördüm. En çok yalanlara öldüm. Kırdılar, Kırıldım artık.
Sen ona uyanırsan o sana hep sen durur, Sen onu bilmesen de o seni hep bilen durur,
Her karşılaşmamızda kendine özgü gülümsemesiyle, elini kulağının arkasına koyup eğilir, kulağıma " onu bir daha oku " derdi Sabahattin Eyuboğlu.
Çağırdım geldiler. Oturmasalar ölürdüm. Oturdular öldüm. Anlamadılar.
Soruyorum, Kim başardı. Biri başarsaydı, Herkes şaşardı.
Tutmak, tutunmak değil İyi niyettir beni tutan Benim tuttuğum.
SUSMANIN İKİNCİ YÜZÜ Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde.. Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde.. Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar, Önce sakladıkları, bir adamın içinde.
DURAK Kent küçük bir hışımda büyüyor. Büyüyor, büyüyor uğultusu başımda, Otoların, motorların uğultusu. Tekerlekler dönüyor, dönüyor, dönüyor, Işıklar bir yanıyor, bir sönüyor; Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil. Başım dönüyor, dönüyor, dönüyor, Kırmızı, yeşil, mavi, kırmızı, yeşil. Onu düşünüyorum; Kimseden saklanacak gibi değil. Bekleyenler var duraklarda, Sıraya girmek için Yitirmek yarışını Bitirmek için. Kiminin elinde çanta var, kiminde çiçek; Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil. Bir durakta bekliyorum, Beni de alıp götürecek, Beni de alıp götürecek, Bir yere bırakacak Umut arabasının Durmasını, Beni de almasını. Üstüm başım toz-toprak, Gözüm-gönlüm tüm çiçek, Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil. Onu düşünüyorum; Kimseden saklanacak gibi değil.

O IŞIK Ben yoksam, biliyorum, ben sende yokuz.. Sen yoksan, biliyorum, sen bende yokuz.. Ve de gözlerimizde bir o ışık ki.. O yoksa, biliyorum, biz bizde yokuz.
Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.
Kolay düğüm zor çözülür.
Büyük yalan ustaları: gerçekçilerin öncüleri.
Bana ıslak bir bez verin dünyanın tozunu alayım.
Ben şu an insan değilim. İnsan olmaya çalışıyorum, çalış­maktayım.
Cehaletle savaşılmaz; boğuşulur.
İşten atılacağım ürküsünden... Hiçbir işe girmedi.
Geliyor sandığım gidiyor çıktı. Başlıyor umduğum bitiyor çıktı, Üstüne-üstüne gittim, ne gidiş Altına-altına iniyor çıktı. Uyu büyü dendi, düşüme gittim, Haydi işe dendi, işime gittim, Yaşa dendi, yaşıma gittim, Yendiğim sandığım yeniyor çıktı. Bozguna benzeyor, saklasam olmaz, Eskiye yeniden başlasam olmaz, Yakıştırsam olmaz, yazmasam olmaz, Maviye boyadım, baktım mor çıktı. Sapsarı saçlarım vardı, aklaştı, Anılar üstüste bindi yükleşti, Bir büyük oyunun sonu yaklaştı, Tüm yanan ışıklar sönüyor çıktı. Gözümde bir ışık, çağırıyordu, Beşikte bir çocuk, bağırıyordu, Öyle bir düğündü, çan çalıyordu, Gel çanı sandım git çalıyor çıktı. Kimler kimler yoktu bizim kervanda, Birer birer indi hepsi bir handa, Savurduk sap saman biz bu harmanda, Bir gidiş yoluydu, dönüyor çıktı
Yapma. Yaparsan. Yapma. Ama Yaparsan. Yapma. Ama Yaparsan Da. Eğer bir kelimeden fiil yapılmışsa, ki yapılmış. Bütün kelimelerden fiil yapılabilir. Bir ot ne kadar otlanırsa, bir kuzu o kadar kuzulanır. Bir keçi o kadar keçilenir. Bir kaz kazlanır. Bir tavuk tavuklanır. At atlanır. Katır..lanır. Kuş..lanır. Böcek..lenir. Hayvan..lanır. Bir adam ne kadar bıçaklanırsa.. Hiç olmazsa, ne kadar adam bıçaklanırsa.. bir bıçak o kadar adamlanır. Demek istiyorum. Göz bir'incilerde. Neden? Hep birinciler gözlenir. Neden gözlenenler hep birincilenir.. Neden kuzuları kuzulamazlar da, otları otlarlar.. Neden bıçakları adamlamazlar da, adamlar bıçaklanır.. Demek istiyorum. Özür mü dileyeceğim? Özür dilemeden önce dileklerimizi özürlemeli. Yiz.. Ben birinciyi ikincilemek istediğim kadar ikinciyi birincilemek istiyorum. Hatta ikinciyi daha fazla.
~~Sabaha Kadar~~ Dünya o kadar büyük ki Bir noktayım ortasında, ne yapsam. Bazen de o kadar küçülüyor ki dünya Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam. Hayat o kadar uzun ki Öyle bitmez geliyor ki bir an Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki Ne çıkar diyorum bir hayattan Saadet o kadar lâzım ki yaşayana Billâhi can verir uğrunda insan. Hem o kadar boş ki mesud olmak Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından. Ben o kadar önemli kişiyim ki O kadar iyiyim ki aklım ve düşüncelerimle. O kadar fenayım ki ben Delice niyetlerimle. Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin Öyle kaplıyorsun ki evleri, yolları, denizleri. Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki Çılgınca coşturuyorsun bizleri. Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun Öylesine süslü, öylesine sadesin ki Sen o kadar güzelsin ki sabah O kadar güzelsin ki...
ÇİZDİM Ben ağacın resmini çizdim Hiç kimse için? Daha ne yapraklarını yapıştırdım, Ne de adını koydum Yemişlerinin? Onu bir anlama yakıştırdım. Adınıza büyüyor belleğimde ağaç Başka ağaçlar doğuruyor Büyümeyi bölüşüyorlar gölgelerinde Dal dal, yaprak yaprak öpüşüyorlar Çizmez olaydım, bizi soruyorlar Dönüp bizlere bakıyorum, Dövüşüyorlar.
Senin işin ilkin dur'dur. Kendi içinde ol'u, gel'i,bil'i bulmak, Anla gel'i anla gid'i, anlarsın. Bunlar görmek kadar zordur, Bilip durmak, olup varmak. Senin işin dur'a kadar, dur'dan sonra. Sana kadar senden, ora kadar or'dan sonra. Yerinde bir kişi var görüyor musun ? Bütün her şey yer'e kadar, yer'den sonra. İlkin durup biliyor, sonra bilip duruyor musun ?
ONARMAK ZORDUR Şarkılar değil de Hep kulaklar bitiyor, Onarmak zordur. Bir yürek üşümüş Kapamış kapılarını, Onarmak zordur. Bir şey yitirilmiş Hiç eskimeyecektir, Onarmak zordur. İnsanın içine düşen korku Özgürlüğünden olmuştur, Onarmak zordur. Ölümü düşünmek yenilmek, Sevmek ölümü yenmektir, Onarmak zordur.
İyilikKötülüğün derecesi, rengi, zamanı, yönü, ağırlığı, süresi, kuralları, düzeni, falan... birçok ölçüsü vardır. İyiliğin ise yoktur. iyilik ölçüsüz bir şeydir. Yokluğu bundan ötürüdüri

Özdemir Asaf sözleri ve alıntıları facebook, twitter, pinterest yada instagram gibi popüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ruh halinizi ve düşüncelerinizi etkili bir şekilde yansıtabilirsiniz. kapak-sozler.blogspot.com