Duygu Yüklü Anlamlı Sözler
Hata bende sevgili aşk diye kapısını çaldığım kalbinin, genel ev çıkacağını nerden bilebilirdim..
Bazen ne onunla yapabilirsiniz, ne de onsuz. Ne “terkedebilirsiniz”, ne de yeniden sevebilirsiniz. Sürünüp gidersiniz..
Sevdiğini mertçe seven kişi, pervane gibi közler ateşi. Sevip de yanmaktan korkanın, masal anlatmaktır bütün işi..
Hayatımda kimse yok; ama sorun değil. Çünkü sen aşkı basitleştirenlerden birisin, bense yalnızlığın hakkını verenlerden..
Ben; beni unutanları hiç unutmadım. Usulca katlayıp bir elbise gibi yüreğimin çekmecesine sakladım..
Korkma bana aşık olmaktan ya da bir gün çekip gitmekten. Çünkü kalbimdeki hiç bir cesedi sahipsiz bırakmadım ben!
Ben sensizdim! Akşamın yaklaştığı saatlerde. Kahrolursun görme ağladığımı. Başlayan düşü şafakla birlikte dağıtır ansızın her gün batımı..
Ben kalem ucunda o kadar insan öldürdüm ki; hepsinin cesedi mısralarımda ölümsüzleşti..
Duvardaki yangın düğmesini örten cam parçasıyım. Kurtuluşun olacaksa hiç düşünme, ayakkabının topuğuyla kır beni..
Bilirsin günahları yazan melek soldadır. Hatta bundandır kalbin solda olması. Çünkü belkide aşk, yaşanılan en büyük günahtır..
Seni sevdiğimi ihbar etmişler ayrılığa. Geçen gün yokluğun gelip teslim aldı beni…
Bir ömür boyu seninleyim desende istemem artık, çünkü sen rüzgarın coşturduğu bir toz bulutusun. Bugün bana esersin yarın ellere…
Madem ki yokluğumla daha mutlusun, o halde yokluk benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun..
Ben kimsenin kollarında ölmek istemiyorum, annemin ayaklarının altına gömün beni, o yeter..
Ölmek dert değilde, cenazeme gelmişsin kalkıpta alnından öpemiyorum ya işte o koyuyor adama..
Bugün günlerden ne? Yoksa sensizlikertesi mi?
Beni yüreklendirecek bir söz söyle; şehrin tutsaklarını salayım kalbimden, beni yüreklendirecek bir söz söyle; kurşunu beynime sıkayım öylesine..
Bir “hoşçakal”a sığdırdı bizi! Yere göğe sığdıramadıklarımız..
Hani bir damla göz yaşıma kıyamazdın ya, bu şehir sular altında, sen nerdesin..
Ey Özlenen! Zamanlı zamansız akşamlarda, yitik coğrafyalardan sürgünlerini göçe vurmuş yolcular çalıyorlar kapımı..
Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir. Ben ayrılıkların. Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını. Ben hasretlerin…
Kimse anlamadı. Bu aşkta yüzde elliye varan indirmli acılar vardı. Peşin gözyaşı ödediğinde, yalnızlığı on iki aya bile bölüyorlardı..
Kapıya gelen çocuklara şeker verir gibi kalbimi vermiştim sana; bu bayram da gelmedin adres çoktu galiba?
Sadakat mıydı zamana yenilen. Yoksa zaman mıydı ihanete buyur gel diyen..
Susarım ben! Kelimelerim, sevdiklerimin yüreğinde cümle olmuyorsa eğer..
Yağmur olsan binlerce damla arasında bulur tutardım seni,
çünkü korkarım, toprak aldığını vermiyor geri..
(Cemal Süreya)
çünkü korkarım, toprak aldığını vermiyor geri..
(Cemal Süreya)
Herkesin bi gideni vardır..
içinden bi türlü uğurlayamadığı…
içinden bi türlü uğurlayamadığı…
Sen beni sevmedin ya, ben de gidip herkesi sevdim, ve herkese böldüm kendimi. Herkese az az düştüm, ve kimseye yetmedim..
Fark yok ikimizde beyazları giyindik. Sen dünya evine, onun altına. Ben ahiret alemine iki karış toprak altına girdim..
Bugün kalpler parçalı umutlu, yer yer görülen ihanet bulutları, göz yağışları şeklinde sel olup akacak. Sıkı sevin üşütmeyin..
Benim sana sadece kanım kaynıyor. Yüreğim mi? O seni sevdi seveli anası ağlıyor..
Öyle bir gittin ki, bakakalmak kaldı bana arkandan. Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim..
Ne kadar zordur aslında sevipte seviyorum diyememek. Görüp, görmemezlikten gelmek, yaşadığını bilipte benim için öldü demek..