Geliriniz belli bir seviyenin altına düşer düşmez insanların kendilerinde size vaaz verme ya da sizin adınıza dua etme hakkını bulmaları çok ilginç.
"Çünkü yönetmenin sırrı, bir yandan kendinin yanılmazlığına inanırken, bir yandan da geçmişteki hatalarında ders çıkarabilmektir."
"İnsan bir kadınla yaşadığında, bu düş kırıklığı çok olağan."
Şu kötü hayatımızda değişen bir şey olmayacak.
Sevgi BakanlığıEn ürkütücü olan sevgi bakanlığı'ydı. O yapının tek bir penceresi yoktu.
GeçmişGeçmiş siliniyor, silinti unutuluyor ve yalanlar gerçek oluyordu.
"...insanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun.
Akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez."
Hayatınızdan birkaç gün ya da birkaç haftayı çıkarıp atmak neden mümkün değildi?
Bir Parti üyesinin ilke olarak hiç boş vaktinin olmaması ve yatak dışında hiç yalnız kalmaması gerekiyordu. Çalışmak, yemek yemek ya da uyumak dışında kalan zamanlarda mutlaka ortaklaşa bir etkinliğe katılmalıydı: Yalnızlıktan keyif aldığını gösteren herhangi bir şey yapması, dahası kendi başına yürüyüşe çıkması bile her zaman biraz tehlikeli olabilirdi. Yenisöylem'de buna, bireycilik ve ayrıksılık anlamında ayrıyaşam deniyordu.
Çocuklar için hazırlanmış tarih kitabını alıp Büyük Birader'in kapaktaki portresine baktı. O ipnotize eden gözlerle bakıştı. Sanki büyük bir güç üzerinize yükleniyordu; kafatasınızda bir delik açıp beyninizi tepikliyor, yüreğinize korku salarak inançlarınızı koparıp alıyor, handiyse aklınızın tanıklığını yadsımaya razı ediyordu sizi. Sonunda Parti iki kere ikinin beş ettiğini söyler, siz de buna inanmak zorunda kalırdınız.
Uğrunda savaştığınız davalar, savaş alanında, işkence odasında, batmakta olan bir gemide hep unutuluveriyordu, çünkü beden şişip büyüyerek tüm evreni kaplıyordu; korkudan çarpılmadığınız ya da acı içinde haykırmadığınız durumlarda bile, yaşam her an açlığa, soğuğa, uykusuzluğa, mide buruntusuna ya da diş ağrısına karşı verilen bir savaşımdı.
Şöyle bir durup düşününce; büyük, modern bir şehirde binlerce kişinin, uyanık oldukları tüm anları yeraltındaki havasız odacıklarda bulaşık yıkayarak geçirmesi çok tuhaf bir durum.Benim yöneltmek istediğim soru, bu hayatın neden sürdüğü; ne amaca hizmet ettiği ve devam etmesini kimin, neden istediği.
Diktatörlük"Kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz. İktidar bir araç değil, bir amaçtır. Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz, diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır."
Çıkardığınız her sesin duyulduğunu, karanlıkta olmadığınız sürece her hareketinizin gözetlendiğini varsayarak yaşamak zorundaydınız; zorunda olmak ne söz, artık içgüdüye dönüşmüş bir alışkanlıkla öyle yaşıyordunuz.
Filmler ve radyo yapımları muhtemelen romanları ve öyküleri tedavülden kaldıracak.Belki de insan inisiyatifini minimuma indiren bir çeşit üretim bandı sürecinin ürettiği düşük kalitede duygusal bir kurmaca var olmayı sürdürecek.
George Orwell sözleri ve alıntıları ''İtiraf etmekten söz etmiyorum. İtiraf, ihanet değildir. Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil; yalnızca duygulardır önemli olan. Beni seni sevmekten caydırırlarsa, işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum.''
Şişmanım ama içeriden zayıfım. Her taş blokunun içinde bir heykel olmasına benzer şekilde, her şişmanın da içinde zayıf birinin olduğuna hiç dikkat etmediniz mi ?
Batmak! Rekabet az olduğuna göre bu iş pek de zor olmasa gerekti! Ama gariptir, batmak çoğu kez yükselmektedir zordur. İnsanı yukarı çeken bir şey vardır daima.
Reis Domuz: İnsan'ı ortadan kaldırın, açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir yeryüzünden
-biz ölüyüz. dedi smith.
-biz ölüyüz. dedi julia, onaylar bir tutumla.
-siz ölüsünüz,” dedi arkalarındaki demirden bir ses!
Beyhude bir hayaldi
Nisan güneşi gibi geldi geçti,
Bir bakış, bir söz aklımı çeldi,
Gönlümü çaldı, çekti gitti
Bazı şeyler geri gelmiyordu, insan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.
İnsanlar özgürlük ile mutluluk arasında seçim yapmak zorundaydı ve büyük çoğunluk mutluluğu seçiyordu.
Koca Reis'in ilk ayaklanma çağrısını yaptığı o gece düşledikleri, bu şiddet, bu kıyım olabilir miydi?
Hiyerarşik toplumların varlığı, uzun sürede ancak YOKSULLUK ve CEHALETe yaslanarak sürdürebilir...
İnsan her zaman yenilgiye uğrar. Çünkü insan yıkımların en büyüğü olan ölmeye yazgılıdır.
"Bütün insanlar düşmandır! Bütün hayvanlar yoldaştır.!"
"Akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülemez."
Hak er geç yerini bulacaktır.
Parti, iktidarda olmayı, yalnızca kendi çıkarı için istiyor.
Başkalarının iyiliği bizim umurumuzda değil, bizi ilgilendiren yalnızca iktidardır.
Servet, lüks, uzun yaşamak ya da mutluluk değil, yalnızca iktidar, salt iktidar.
Salt iktidarın ne demek olduğunu birazdan anlayacaksın.
Bizi geçmişteki tüm oligarşilerden farklı kılan, ne yaptığımızı biliyor olmamız.
Onların hepsi, hatta bize benzeyenleri bile korkak ve ikiyüzlüydü.
Alman Nazilerinin ve Rus Komünistlerinin yöntemleri bizim yöntemlerimize çok yaklaşmıştı, ama onlar kendi güdülerini tanımayı hiçbir zaman göze alamadılar.
İktidarı zorunlu olarak ve belirli bir süre için ele geçirdiklerini, yolun sonunda
insanların özgür ve eşit olacakları bir cennetin beklediğini söylüyorlar,
dahası belki de buna inanıyorlardı bile. Biz öyle değiliz kimsenin iktidarı sonradan bırakmak amacıyla ele geçirmediğini biliyoruz.
İktidar bir araç değil, bir amaçtır.
Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz;
diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür.
İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır.
George Orwell sözleri ve alıntıları facebook, twitter, pinterest yada instagram gibi popüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ruh halinizi ve düşüncelerinizi etkili bir şekilde yansıtabilirsiniz.
Bir zafer dünyası olduğu kadar bir terör dünyası olacak bu dünya.
Parti ne denli güçlenirse, o ölçüde hoşgörüsüzleşecek:
Muhalefet ne denli zayıflarsa, zorbalık o ölçüde artacak.
Kitapçılar kışları çoğunlukla korkunç derecede soğuktur, çünkü fazla sıcak olursa camlar buğulanır; oysa kitap satıcıları vitrinlerinden geçinirler. Kitaplar, şimdiye kadar icat edilmiş diğer her şeyden daha fazla ve daha fena bir toz yapar ve her kurt sineğinin ölmek için tercih edeceği yer kitabın üstüdür.
Ayrıcalıklı kesimlere bile sıkıntı çektirmek, bilinçli bir tutumun sonucudur; çünkü genel bir yoksulluğun hüküm sürmesi küçük ayrıcalıkların önemini artırır ve böylece bir kesim ile öbürü arasındaki farkı büyütür.
Umut, varsa eğer, proleterlerdeydi!
Akıllı olmak istiyorsan, özünden geçmelisin.
"İçinden keşke on yıllık evli bir çift olsaydık, demişti. Keşke onunla sokaklarda şimdiki gibi, ama gönül rahatlığıyla ve korkusuzca yürüyor, havadan sudan konuşuyor, eve bir şeyler alıyor olsaydık, diye geçirmişti gönlünden."
Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil; yalnızca duygulardır önemli olan.Beni seni sevmekten caydırırlarsa, işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum.
Uygarlığın bedeli eşitsizlikle ödenmişti.
Kendi düşen ağlamaz!
çocuk şarkısı"Portakal var, limon var, diye çalar çanları ST. CLEMENT'in, Nerde benim üç çeyreğim, diye çalar çanları ST. MARTIN'in, ödesene şu borcunu; diye çalar çanları OLD BAILEY'nin, hele bir zengin olayım; diye çalar çanları SHOREDITCH'in"
O sırada defteri edinmek istemesinin belirli bir nedeni yoktu. Defteri suçluluk duyarak çantasına atıp eve götürmüştü. İçinde hiçbir yazı bulunmamasına karşın, tehlikeyi göze almaya değecek bir nesneydi.
Her şey bir hayal dünyasında eriyip gidiyordu, sonunda yılın hangi gününde oldukları bile belirsizleşmişti.
"Bir umut varsa, proleterlerde,"
"Her şeye vakit vardır ama yapmaya değer şeyler hariç.Sahiden önemsediğiniz bir şeyi düşünün.Sonra sadece ona harcadığınız zamanı saat saat toplayın ve hayatınızın ne kadarcık bölümünü kapladığını hesaplayın.Sonra bir de tıraş olmak,otobüslerde gidip gelmek,tren istasyonlarında ve kavşaklarda beklemek,edepsiz hikayeler anlatıp dinlemek ve gazete okumak için harcadığınız zamanı hesap edin."
YoksullukMeteliksiz kalmanın bana kesinlikle öğrettiği bir iki şeyi gösterebilirim. Bir daha hiçbir zaman berduşların sarhoş birer ahlaksız olduğunu düşünmeyeceğim, bir peni verdim diye bir dilencinin bana minnet duymasını beklemeyeceğim, işsizler uyuşuksa buna şaşmayacağım,…, sokakta birisinin uzattığı el ilanını geri çevirmeyeceğim, şık bir restoranda yediğim yemekten tat almayacağım. Bu bir başlangıç.
George Orwell sözleri ve alıntıları facebook, twitter, pinterest yada instagram gibi popüler sosyal paylaşım sitelerinde paylaşarak ruh halinizi ve düşüncelerinizi etkili bir şekilde yansıtabilirsiniz.