Anasayfa
»
İngilizce Whatsapp Durumları
» İngilizce Whatsapp Durumları
En Yeniler
İngilizce Whatsapp Durumları
İngilizce Whatsapp Durumları
- You are every reason, every hope and every dream I’ve ever had. ( Sen, yaşadığım sahip olduğum her sebep, her umut ve her hayalsin.)
- I love you and that’s the beginning and end of everything. (Seni seviyorum, ve bu herşeyin başlangıcı ve sonu.)
- Within you, I lose myself. Without you, I find myself wanting to be lost again.(Seninleyken, kendimi kaybediyorum. Sensiz, kendimi tekrar kaybetmeyi arzularken buluyorum.)
- You may hold my hand for a while, but you hold my heart forever. (Elimi bir süreliğine tutabilirsin, fakat kalbimi sonsuza kadar tut.)
- My six word love story: I can’t imagine life without you. (Altı kelimelik aşk hikayem: Sensiz bir hayat hayal edemiyorum.)
- We build too many walls and not enough bridges. ( Çok fazla duvar ve gereğinden az köprü inşa ediyoruz.)
- I’m not lazy, I’m just very relaxed. (Tembel değilim, sadece çok sakinim.)
- Who says nothing is impossible? I’ve been doing nothing for years. (Hiçbir şeyin imkansız olmadığını kim söyledi? Yıllardan beri hiçbir şey yapmıyorum.)
- Everybody wants to go to heaven; but nobody wants to die. (Herkes cennete gitmek istiyor, fakat kimse ölmek istemiyor.)
- Cell phones these days keep getting thinner and smarter… people the opposite. (Cep telefonları bu aralar incelmeye ve zekileşmeye devam ediyor.. İnsanlar tam tersi.)
- People say you cant live without love, but I think oxygen is more important.(İnsanlar, aşksız yaşayamayacağımı söylüyor, ama bence oksijen daha önemli.)
- It’s not important to win, it’s important to make the other guy lose.(Kazanmak önemli değildir, diğer herifin kaybetmesi önemlidir.)
- I’m old enough to know better, but young enough to do it anyway.-(Daha iyi bilecek kadar yaşlıyım, fakat herhangi bir şeyi yapabilmek için yeterince gencim.)
- Real girls are never perfect and perfect girls are never real. (Gerçekte kızlar asla mükemmel değildir ve mükemmel diyebileceğin kız da asla gerçek değildir.)
- Let your smile, change the world. But never let the world, change your smile.(Gülümse ve dünyayı değiştir. Fakat gülümsemeni değiştirmeleri için asla dünyaya izin verme.)
- To heal a wound, you need to stop touching it. (Yarayı iyileştirmek için, ona dokunmayı bırakman lazım.)
- Don’t tell people your dreams, show them. (İnsanlara hayallerinden bahsetme, onları göster.)
- Better late than never, but never late is better. (“Geç olsun güç olmasın.” ya da “Bir şeyin geç olması hiç olmamasından iyidir.”
- A good laugh and long sleep are two best cures for anything. ( İyi bir kahkaha ve uzun bir uyku herhangi şeyin en iyi iki tedavisidir.)
- Everybody is born with genius, but most people only keep it a few minutes.(Herkes zekasıyla doğar, fakat çoğu insan onu sadece birkaç dakikalığına tutar.)
- When someone says, “You’ve Changed”, it simply means you’ve stopped living your life their way. ( Birisi sana “Değiştin” diyorsa, bu basitçe “Seni istediği gibi kullanamadığı” anlamına gelir.)
- There are three sides to an argument – your side, my side and the right side.(Bir argümanın üç tarafı vardır: Senin taraın, benim tarafım ve doğru taraf.)
- Life is like photography, you use the negatives to develop. (Hayat fotoğrafçılık gibidir, yaşamak için negatifleri kullanırsın.)
- Train your mind to see good in everything. (Herşeyi iyi görmek için zihninizi eğitin.)
- If you’ve never lost your mind, you’ve never followed your heart. (Eğer aklını hiç kaybetmediysen, kalbini asla dinlememişsindir.)
- I love my job only when I’m on vacation. (İşimi yalnızca tatildeyken seviyorum.)
- If you like me, then raise your hand, If not then raise your standard. (Eğer beni seviyorsan parmağını kaldır, yok sevmiyorsan, standardını yükselt.)
- I am totally available! Please disturb me! (Tamamen müsaitim, Lütfen beni rahatsız et!)
- Silent people have the loudest minds. (Sessiz insanlar gürültülü zihinlere sahiptir.
- I am a good boy with lots of bad habits. (Birçok zararlı alışkanlığı olan iyi bir erkeğim.)
- Do more of what makes you happy. (Seni mutlu eden şeylerin çoğunu yap.)
- Passion is the genesis of genius. (Tutku, zekanın kökenidir.)
- Sometimes you succeed and other times you learn. (Bazen başarırsın, başka o zaman ise öğrenirsin.)
- Don’t confuse having a career with having a life. (Kariyet sahibi olmakla , yaşam sahibi olmayı karıştırma!)
- The road to success is always under construction. (Başarıya giden yol her zaman yapım aşamasındadır.)
- Happiness does not buy you money. (Mutluluğu parayla satın alamazsın.)
- So far, this is the oldest I’ve been. (Şimdiye tek, en eski bendim.)
- Friendship comes when silence between two people is there. (Dostluk, iki kişi arasında sessizlik olduğunda, gelir.)
- Experience is a good teacher, but she sends in terrific bills. (Deneyim iyi bir öğretmendir, fakat o öğretmen korkunç faturalar gönderir.)
- First love is important but last love is very important. (İlk aşk önemlidir, fakat son aşk çok önemlidir.)
- I liked things better when I didn’t understand them. (Onları anlamadığımda daha çok sevmiştim.)
- She’s so fake. If you look behind her neck, I bet it says “Made in China”. (O çok sahte, iddiaya girerim, eğer boynunda “Çin Malı” yazıyordur.)
- I’m not lazy, I’m just on energy saving mode. (Tembel değilim, sadece enerji tasarruf modundayım.)
- The harder you work, the harder it is to surrender. (Ne kadar uğraşırsan, vazgeçmen o kadar zor olur.)
- Whatever it is — I didn’t do it! (Her neyse, yapmadım.)
- WhatsApp is using me! (Whatsapp beni kullanıyor.)
- I am so poor that I can’t pay attention in class. (O kadar fakirim ki sınıfta dikkatimin bedelini ödeyemiyorum.)
- I drink to make other people interesting. (Diğer insanları ilginç yapmak için içiyorum.)
- My “last seen at” was just to check your “last seen at” (Son görülme tarihim sadece son görülme zamanını kontrol etmekti)
- Every LOVE story is beautiful, but ours if my Favorite (Her aşk hikayesi güzeldir, ancak bizimki benim favorim.)
- Every moment i spent with you is like a dream come true <3 (Seninle geçirdiğim her an, gerçeğe dönüşen bir rüya gibi.)
- “And in her smile I see something more beautiful than the stars.” (Ve gülüşünde, yıldızlardan daha güzel şeyler görüyorum.)
- Falling in love is only half of what I want. Staying in love with you till forever is the other. (Aşık olmak istediğim şeyin yalnızca yarısı. Seninle sonsuza kadar aşk yaşamak ise diğer yarısı.
- I never really believed in magic until I saw you for the very first time. (Seni ilk görüşüme kadar gerçek manada büyüye hiç inanmamıştım.
- “Love is what makes you smile when you’re tired.” (Aşk, yorulduğunda seni gülümseten şeydir.)
- Never trust your heart because it’s on the right side. (Asla kalbine güvenme, çünkü o sağ yanındadır.
- Love cures people, both the one who give it and the one who receive it- Dr. Karl (Aşk insanı iyileştirir: Biri onu alır, diğeri ise verir.)
- Love isn’t complicated, people are. (Aşk değil, insanlar karmakarışıktır.)
- Every time you texts me my cheeks hurt! I guess I smile too big. (Bana her mesaj attığında yanaklarım acıyor! Sanırım kocaman gülümsüyorum.)
- There’s only 1 thing 2 do 3 words 4 you – I Love You.
- You know you’re in love when you see the world in her eyes and her eyes everywhere in the world. (Dünyayı onun gözünde ve yine onun gözlerini tüm dünyada gördüğünde aşık olduğunu anlarsın.)
- I want to run away with you. Where there is only you and me. (Seninle kaçmak istiyorum. Sadece senin ve benim olduğu yere.
- When the angels ask what I most loved about life, I’ll say you. (Melekler hayatta en çok sevdiğim şeyi sorduklarında, senden bahsedeceğim.)
- One Boy- Thousand Feelings (Bir adam, Binlerce düşünce.)
- I want to be in your arms, where you hold me tight and never let me go. (Her nereye gidersem beni sımsıkı saracak ve gitmeme asla izin vermeyecek kollarına ihtiyacım var.)
- If I could be with you in my dreams. I would never wake up. (Eğer rüyalarımda seninle olabilseydim, asla uyanmazdım.)
- My night has become a sunny dawn because of you. (Gecem aydınlığa dönüştü, senin sayende.)
- I love you yesterday I love you still, I always have…. I always will (Seni dün seviyordum, hala seviyorum, her zaman severim, seveceğim.)
- Kiss me, and you may see stars, love me and I will give them to you. [Beni öp, yıldızları görebilirsin; beni sev, senin için onları (Yıldızları) vereceğim.]
- It’s funny how people judge other’s mistakes while they also do the same thing. (İnsanların aynı şeyi yaparken, başka insanların hatalarını yargılaması komik.)
- If you hurt my best friend, I will make your death look like an accident. (Dostumun canını yakarsan, ölümün bir kaza olacak.)
- Love yourself. Love your day. Love your life. .(Kendini sev, gününü sev, hayatını sev.)
- 80% of boys have girlfriends.. Rest 20% are having brain. (Erkeklerin %80’i kız arkadaşa sahip, geri kalan %20’si de beyne.)
- )Hmmmm…..Don’t copy my status (Durumumu kopyalama.)
- Doing nothing is very hard thing to do…you never know when to finish (Hiçbir şey yapmamak yapılması oldukça zor bir şeydir. Ne zaman biteceğini hiçbir zaman bilemezsin.)
- life is short…smile while you still have teeth. (Hayat kısa, hata dişlere sahipken gülümse)
- we live in the era of smart people and stupid people. (Aptal ve zeki insan çağında yaşıyoruz.)
- I’m just having an allergic reaction to the universe. (Ben sadece evrene karşı alerjik reaksiyona sahibim.)
- Hey,you are reading my status again?? (Hey! Yine mi Whatsapp durumumu okuyorsun?)
- Everybody is so happy….I hate that. (Herkes çok mutlu, bundan nefret ediyorum.)
- If you are player then I’m the GAME. (Sen oyuncuysan, ben de oyunum.)
- Awesome ends with ME and Ugly starts with you. (Mükemmel benimle biter, Çirkin senle başlar.)
- You can disturb me….I’m available. (Beni rahatsız edebilirsin. Müsaitim. )
- Math Rule: If it seems easy, you’re doing it wrong. (Matematik kuralı: Eğer kolay görünüyorsa, onu yanlış yapıyorsun.)
- I need Google in my brain. (Beynimde Google’a ihtimacım var.)
- You have eyes my dear but you cannot see. (Gözlerin var sevgilim, ama göremiyorsun.)
- If you fall. I’ll be there. (Eğer düşersen, orada olacağım.)
- “Hi”, is a short, simple word but it’s how love starts. (Merhaba basit, kısa bir kelime fakat aşkın nasıl başladığıdır.)
- I’ll never forget the first time I saw you. (Seni gördüğüm ilk zamanı hiçbir zaman affetmeyeceğim.)
- At least mosquitoes are attracted to me. (Beni en azından sivrisinekler etkiliyor.)
- I had a horribly busy day converting oxygen into carbon dioxide. (Bugün oksijeni karbondioksite çevirmek için aşırı derecede meşgulüm.)
- The only thing I gained so far in 2014 is weight. (2014 yılında kazandığım tek şey kilom.)
- (-_-) x 1.3 Billion people = China (1.3 Milyar İnsan = Çin)
- Don’t steal, the government hates competition. (Çalma, hükümet rekabetten hoşlanmaz.)
- You’re beautiful until your Photoshop 30 day trial has gone. (Fotoşopun 30 günlük deneme sürümü bitene kadar çok güzeldin.)
- I never make the same mistake twice. Three, four times maybe. But never twice. (Hayatımda hiç aynı hatayı iki kez yapmadım. Üç, bilemedin dört. Fakat 2 hiç.)
- They say that alcohol kills slowly. So what? Who’s in a hurry? (Alkol yavaşça öldürür diyorlar. Ee nolmuş? Kimin acelesi var ki?)
- Weird is a side effect of awesome. (Tuhaflık mükemmelin yan etkisidir.)
- If girls could read minds..Every second a man would get slapped. (Eğer kızlar düşünce okuyabilseydi, erkekler iki saniyede bir tokat yiyor olurdu.)
- Think twice before you speak, you’d be able to say something more Insulting. (Konuşmadan önce iki kez düşün, daha aşağılayıcı şeyler söyleyen olabilirsin. )
- I Was Born Cool, Global Warming Made Me Hot. (Buz gibi doğdum, beni küresel alarm ısıttı.)
- Without ME, it’s just AWESO. (Bensiz yalnızca Aweso)
- When in doubt, mumble. (Şüphedeyken, mırıldan.)
- I don’t make mistakes, I date them. (Hata yapmıyorum, onları ileri tarihe atıyorum.)
- Stop being a China product (Çin malı olmayı bırak.)
- Try what you think you can be able to do (Yapabileceğini düşündüğün şeyi dene.)
- Yesterday is history. Tomorrow is a mystery. Today is a gift. That’s why it’s called the present. (Dün bir tarihtir, yarın bir gizem. Bugün ise bir armağan. Bu yüzden present olarak adlandırılır. Not: Present hem şimdi hem de hediye anlamına gelir.)
- In today’s world, the key to success is to delete your Whatsapp account! (Günümüz dünyasında, başarının anahtarı Whatsapp hesabınızı silmektir.)
- Love doesn’t show up on an X-ray….but it’s there. (Aşk X-ray’de görünmez fakat oradadır.)
- I’m not Batman, I’m from Batman. (Batman değilim, Batmanlıyım.) [Not: Batmanlı Değilim.]
- It always seems impossible until it’s done. (Yapılana kadar herşey imkansız görünür.)
- Find yourself and be that (Kendini bul, kendin ol)
- Food, Water, Sleep, Love (Yemek, Su, Uyku, Aşk)
- Nothing is possible …World itself say I m possible. (Dünya bile ben mümkünüm derken, hiçbir şey imkansız değildir.)
- Life is short, So use whatsapp (Hayat kısa, o halde Whatsapp kullan.)
- You can’t burn me (Beni yakamazsın.)
- Burning in the ocean. (Okyanusta yanan.)
- Freezing in the volcano (Volkanda donan.)
- It’s good to be alive. (Hayatta olmak güzel.)
- We become what we think about. (Üzerine düşündüğümüz şeyler oluyoruz.)
- If you can’t convince them, confuse them. (Eğer onu ikna edemiyorsan, kafasını karıştır.)
- Good girls are bad girls, who never get caught. (İyi kızlar hiçbir zaman yakalanamayan kötü kızlardır.)
- I didn’t change, I just woke up. (Değişmedim, sadece uyandım.)
- Silence is better than lies. (Sessizlik yalanlardan daha iyidir.)
- Be what you want to be, not what other wants to see. (İstediğin şey ol, başkalarının görmek istediği değil.)
- If “Plan A” didn’t work. Don’t worry; the alphabet has 28 more letters. (Eğer A planı işlemediyse endişelenme, daha 28 harf var. )
- Do what is “Right”, not what is “Easy”. (Doğru olanı yap, kolayı değil.)
- If opportunity doesn’t knock, build a door. (İmkanlar kapıyı çalmana olanak tanımıyorsa, kapı inşa et.)
- I’m not perfect, I am original. (Mükemmel değilim, orijinalim.)
- All girls are my sisters except you. (Tüm kızlar benim kardeşimdir, sen hariç.)
- I am only responsible for what I say, not for what you understand. (Sadece sana söylediklerimle sorumluyum, senin anladıklarınla değil.)
- I’m not arguing, I’m simply explaining why I’m right. (Tartışmıyorum, basitçe haklılığımın nedenini açıklıyorum.)
- Before you judge me, Make sure that you’re perfect. (Beni yargılamadan önce mükemmel olduğundan emin ol.)
- Accept who you are. Unless you’re a serial killer. (Seri katil olmadan, kim olduğunu kabul et.)
- You can do anything, but not everything. (Herhangi bir şeyi yapabilirsin, fakat herşeyi yapamazsın.)
- Nobody is perfect, but I’m nobody. (Hiç kimse mükemmel değildir, fakat ben hiç kimse değilim.)
- Having one child makes you a parent, having two makes you a referee. (Bir çocuğa sahip olmak seni aile yapar, iki çocuk ise hakem.)
- All my life I thought air was free, until I bought a bag of chips. (Hayatta hep havanın beleş olduğunu düşünürdüm, ta ki bir tane cips alana kadar.)
- Sometimes you just need some space, to fart. (Bazen sadece boşluğa ihtiyaç duyarsın: osurmak için.)
- Love is not about how much you say “i love you” but how much you can prove that it’s true. ( Aşk “Seni seviyorum.” u ne kadar dediğinle değil, sevdiğini ne kadar kanıtladığınla alakalıdır.)
- Love is like a rubber band held at both ends by two people, when one leaves it hurts the other. (Aşk iki kişi tarafından tutulan lastik gibidir, biri lastiği bıraktığında ötekinin kalbi kırılır.)
- Love doesn’t need to be perfect.It needs to be true. (Aşk mükemmel olmayı gerektirmez. Yalnızca dürüstlüğe ihtiyaç duyar.)
- The person who makes you happiest is the person who can hurt you the most. (Seni dünyada en çok mutlu eden kişi, canını en çok yakabilecek kişidir.)
- If you live to be 100 years old, then i want to live 99 years so i won’t ever have to live without you. (Eğer 100 yaşına kadar yaşarsan, ben de 99’a kadar yaşamak isterim, çünkü hiçbir zaman sensiz yaşamak zorunda olmak istemeyeceğim.)
- Love is like a wind, We can’t see it, but feel. (Aşk rüzgar gibidir, göremeyiz ama hissederiz.)
- Love is when other person’s happiness is more important than your’s (Aşk, karşındakinin mutlu olmasının seninkinden daha önemli oluşudur.)
- Can i borrow a kiss…I promise I’ll give it back. (Bir öpücük ödünç alabilir miyim, Söz, geri vereceğim.)
- True love doesn’t have happy ending …it has No ending. (Doğru aşkta mutlu son yoktur, aşk bir sona sahip değildir.)
- Love can be demonstrated not defined. (Aşk kanıtlanabilir ama açıklanamaz.)
- A loving heart is the beginning of all knowledge. (Aşık bir kalp, tüm birikimin başlangıcıdır.)
- Love is composed of a single soul inhabiting two bodies. (Aşk iki yaşayan bedenin tek ruhundan oluşur.)
- Being deeply loved by someone gives you strength, while loving someone deeply gives you courage. (Birini sevmek sana derinden cesaret verirken, biri tarafından sevilmek seni güçlü yapar.
- The moment I want to be with you, I close my eyes. (Seninle birlikte olmak istediğimde gözlerimi kapatıyorum.)
- Thinking of you is easy, I do it every day. Missing you is the heartache that never goes away. (Seni düşünmek kolay, her gün yapıyorum. Seni özlemek ise hiçbir zaman geçmeyen baş ağrısı.)
- Everybody knows how to love, but few people know how to stay in love with one person forever. (Herkes aşkın nasıl olduğunu biliyor, fakat çok az insan biriyle sonsuza dek aşk ile yaşayacağını biliyor.)
- I will be yours, you will be mine and together we will be one love.(Senin olacağım, benim olacaksın, ve beraber tek aşk olacağız.)
- No one will ever care like I did, I promise you that. (Seni hiç kimse benim kadar umursamayacak. Buna söz veriyorum.)
- After I fell in love with you, I fell in love with my life. (Sana aşık olduğumu hissettikten sonra, hayatımın aşkını hissettim. )
- This distance between us could never stop me from loving you…(Aramızdaki mesafe, sana olan aşkımı durduramayacak.)
- “True love is when he does little things for you before you ask” (Gerçek aşk, sana sormadan, senin için küçük şeyler yaptığı anlardır.)
- Love looks not with the eyes, but with the mind. (Aşk gözlerle görünmez, fakat zihinle görülür.)
- Falling in Love is easy, but staying in love is very special… (Aşık olmak kolaydır, fakat hep aşık kalmak çok özeldir.)
- Anything you truly want must be worth fighting for. (Dürüstçe istediğin her bir şey uğrunda savaşmaya değer.)