Anne
Bir Gün Annemin Çığlığıyla Tüm Şehir Uyanacak Ama Ben UYANMAYACAĞIM ! SIZLIYOR BE ANNEM. AŞK DEYİNCE KALBİM, DOST DEYİNCE SIRTIM. Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz, belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün. Çok şey gördüm, Beni yüzüstü gömün. Toprak, Sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar? Bir zamanlar deli gibi hesap sorduğun birine, gün gelir hatır bile soramazsın. Yetenek Acunun programında mı aranmalı yoksa asgari ücretle çalışıp ev kirasını ödeyip 2 çocuğa bakan babada mı ? Ben her akşam sen döndün sandım, oysa her sabah çıkarken ışığı açık unutmuşum. Sevmek sevdiği için kendini ateşe atmaktı eskiden. Şimdi; sevdiğini ateşe atıp üzerinden atlamak olmuş. Üzerine alınma sakın! Gittin diye yumruklamadım duvarları. Nefs-i müdafa sadece. Üzerime üzerime geliyorlardı. Ağzın dilin yalan, gitmeler kokuyorsun. Sıcak bir “düş” al dudaklarımın arasından, temizlensin ruhun. Sevdan üflendi bir kere, vakit Aşk-ı Kıyamet. Sen kopuyorsun yüreğimde, gönlüm gönlüne emanet. Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. Bazen elim, dilim, kelimelerim susuyor. Derdimi anlatmaya bile mecalim olmuyor. Zaten dert de anlatılmayarak eskiyor yüreğimde. Eğer bitmiş bir şey sana acı veriyorsa, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil; Verdiğin değerin ona değmemesindendir. Gecenin karanlığı çöktü üstüme yalnızım. Üşüyorum son sigaramı ciğerlerimi parçalarcasına çekiyorum. Feryadıma şahit gökteki yıldızlar, gelinlik-kefeni giyiyorum. Kabrime melekler gözyaşı döküyor. Unut beni be can ölüyorum. İnsanın yaşı kaç olursa olsun. Ağlarken hep kimsesiz bir çocuktur. ESKİDEN ARKADAŞLAR BİRBİRLERİNİN YANINDA HUZUR BULURDU, ŞİMDİ BİRBİRLERİNDE KUSUR BULUYORLAR!. Kendine Gel Be ! Altı Üstü Bi İnsansın Hepsi bu. Vazgeçilmez sanma kendini, Toprağın Altı; Kendini Vazgeçilmez Sananlarla Dolu. Hayatta en erken kaybettiğimiz ve eksiğini en çok duyduğumuz şeydir Güven! isteyerek ya da istemeyerek, acısını susarak değil, anlatarak unutmayı ummaz mı?? Unutmak tamam da, nasıl unutmak? Kalbi yara tarlasına döner insanın. Acıların kalbi sakat bıraktığına inandığımdan, sakatlanmış olarak devam ederiz. Acı ancak bu kadar unutulabilir çünki. Unutmak değildir bu, harcadığımız ömrümüzde toparlayabildiğimiz kadarına razı olmaktır, acıyı kabul etmek ya da acıyla yaşamak, Unutmak, kabullenince uğradığımız görme ve duyma kaybına dönüşür. Bazı acılarda vardır anlatılamaz konuşamaz, anlatamazsın, anlatmak değil ölmek istersin. ölmediğin ölemediğin için susarsın. üşüme gelir üstüne. ağlayamazsın bile. Acı unutuluyor ama geçmiyor galiba. geçtiği için değil, tam tersine, hiç geçmediği için unutuluyor acı. üzeri eski bir çarşafla örtülüyor. Çünki en ihtiyacımız olduğu zamanlarda kimse Merak etme, geçecek, demiyor artık. Kimse bilsin istemiyorum kalbimin kırıldığını. İşte bu yüzden herkesten gizlerim; yüzüm gülerken içimin ağladığını. Yağmur olmak var şimdi usul usul toprağa karışmak sessizce, Aslında sessizlik en güzel sestir duyabilene ve anlayabilene. Sadece büyük acılar çekenler mutluluğun anlamını bilirler. Çocukken de böyleydi. Benim alamadığım oyuncakları hep başkaları kırardı. İkimizde ağlıyoruz ama birbirimize değil. Bakış acılarımız çok farklı. Ve sordular Neresi daha karanlık bu alemin? Ve ben cevap verdim Sevginin olmadığı her yer! Sükutum Sırılsıklamdı. Anladım ki. Gözyaşının Dışa Değilde, İçe Akanı Çok Can Yakıyormuş. Öyle İnsanlar Tanıdım ki Şu Hayatta Hevesim Değil, Sevesim Kaçtı. Öyle Güzel Yalanlar Duydum ki Onlardan, ÖVÜNDÜĞÜM SABRIM TAŞTI. Çaresizim. Nereye tutunsam düşüyorum. Hayat öyle bir oyun oynadıki, Palyaçonun dediği gibi ağlayamadığımdan gülüyorum. Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbinide öyle unutacaksın. Nehir gibidir insan; Sadece yüzüyle bilinir. Derininde ne saklar, Yüreğinde neler akıp gider, Söylemez sessizce akıp gider.