-->
Logo

En Yeniler

MEVLANA SÖZLERİ

Gerçek aşk"ı bilen kalp bir damIa suya bile hürmetle bakar.

 Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk.

 Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.

 Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk"tan gel-git"im. Beni mecnundan Leyla"dan sorma. Ben yalnız Mevla"dan bir izim.

 Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!

 Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise, aşk için de ayrılık öyledir; küçük olanı söndürür, büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki, ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir yanıp kül olmadan asla geçemezsin.

 Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

 Mevlana"ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı.

 Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.

 Âah” kelimesinde, üst üste iki “a” harfi mevcuttur. Bunlar ebced hesabına göre; bir+bir= iki eder.”h” harfi de yine aynı hesaba göre beş rakamını gösterir o halde;”aah” = yedi yapar ki, âşıkların derinden çektikleri “aah” gönlün yedi kat semasından gelmektedir. İşte bu yüzdendir yakıcılığı.

 Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
 Her gönül bir tek sevgiliye dönüktür aslında lakin kıblesi yanlıştır bulduğunu sandığı şey gerçekte aradığı değildir. Kimisi bir gül yüzlü güzele meftun, kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur, bazısı dünyaya kanmış, bazısı mala mülke aldanmıştır oysa. Her biri bir sevgili tarafından sınanmıştır.

 Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
 Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.

 Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
 Ey sevgili, ilacım da sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin. Çaresiz gönlüm de, senden başka ne varsa hepsi yok oldu. Beni kimsesiz bırakma! Gel!

 Sen bana kendi gözünle bakma, benim gözümle bak da biri iki görme! Bana, bir an olsun benim gözümle bak da varlıktan öte bir meydan gör!
 Ey sevgili. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.

 Üstünün dostu oI ki üstün oIasın. Kendine geI be hey azgın, mağIupIarIa dost oIma! Münkirin deIiIi ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizIi hikmetIeri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın iIaçIarIa gizIi oIuşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
 Ey sevgili. Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.
 Bir muammadır “AŞK”, kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”.
 Senin aşktan yana nasibin varsa; dokunsan da yanacaksın dokunmasan da. İyi bil ki; bazıları hasrette yanar, bazıları vuslatta.
 Yorulacaksan, zorlanacaksan, şikâyetçi olacaksan, keşkelere sığınacaksan, söze ama diye başlayacaksan; girme aşk yoluna…
 Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?

 Bizi bilen bilir, bilmeyende kendisi gibi bilir!
 Elbet bizde biliriz lafı en inceden dokundurup, içini acıtmasını lakin kıyılıyoruz ama kıyamıyoruz sevdiklerimize işte.

 Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
 O kadar yakınsın ki, seni ben sandım. Sana o kadar yakınım ki, beni sen sandım. Sen mi bensin ben mi senim şaşırdım kaldım.

 Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
 Sustum artık gönül hakkında bir şey söylemeyeceğim. Çünkü gönlün vasıflarını saysam, aklın almaz, gönül senin düşüncene sığmaz.

 Kaderde sevmek var ama kavuşmak yok ise şayet, Olsun! Vuslata aşık gönül susmayada razı.
 Ey gönül. Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor.

 Yol kesenIer olmadıkça, lnetlenmiş şeytan bulunmadıkça, sabırlılar, gerçek erler, yoksulları doyuranlar nasıl belirir, anlaşılır?
 Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.

 Dünya, kendisini yeni gelin gibi gösteren, cilveler eden, kokmuş bir kocakadındır.
 Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?

 Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucakIamakIa gidiIecek yere, tekme ve tokatIa erişmeyi tercih edesin?

 Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıIdızIar arasında parıIdayan ay gibi beIIi oIur.

 Seni bağrıma değiI, bağrımı ve başımı ayağının aItına bastım. Gözüm toprak oIacak, ama gönIüm daima aşk kokacak.

 Sanki "aşk sustu" dedim. "Aşk hiç susar mı" dedi. "Sen susuyorsun ya" dedim. "Ben aşk mıyım" dedi. "Aşksın" dedim. Sustu!

 Ey gözlerime ibret kesilen sevgili; önce gidenlerin de, sonra gidenlerin de gözleri, benim sana karşı duyduğum, aşk gibi bir aşk görmedi!

 Sevda duygu dediğin gözle görülmez, öyle haldir ki, yaşanır elle tutulmaz. Aşk dediğin lokma değil, yutulmaz. Aşkla yandıkça, sen de anlarsın!

 Aşk abdest gibidir; Şüpheye düşersen bozulur. Bakışlarında diyar diyar gezdiğin değil, Bir bakışıyla diyarına gittiğindir Aşk.

 Kalpmidir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi sevmek nedir? Bir muma ateş olmak mıdır? Yoksa yanan ateşe dokunmak mı?

 Gerçek aşk, sevdiğini an'ınca yanmak, yandıkca sevdireni an'maktır!

 Gönlünü hoş tut sen, sabreden erer. Sevenlerin duası her yerde geçer. Mutsuzluk dediğin durmaz gider, dönecek devrandan şüphen mi var?

 Çığlıklar arasında sağır ve dilsizim, ne duyup anlatmaya isteğim var, nede konuşup anlatmaya mecalim. Aşk diye birşey yaşıyorum, ne tek taraflı demeye dilim var, nede karşılıklı olduğuna ispatım, sadece sessizce bekliyorum.

 Uğruna fedakârlık yapmadığın sevgiyi, yüreğinde taşıyıpta kendine yük etme!

Aşka yanmalı can dediğin. Ya cânan olmalı, yada canını almalı. Yâr diyemezsinki herkese, içindeki yaran olmalı. Herkesinde bir yüreği vardır amma, yürek dediğin bir başka yanmalı.
Aşk bir uçurumdan düşmek gibidir, bunun için sevgiliye “yar” denilir.

 İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanIardaydı. Fark etseydi, kurtuIacaktı.

 Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.

 Sarılmayı bilirmisin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilirmisin aşık olmayı? Bölünebilirmisin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilirmisin? Gerçekten sevebilirmisin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, yada hiç sevmezsin.
 Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.

 Aklım her gün tövbe eder.Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki Senin kapın var.
 Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.

 Her Yerde Olmak Gibi Bir Duan Varsa, Gönüllere Gir; Çünkü Sevenler, Sevdiklerini Gönüllerinde TaşırIar.
 Öyle bir "yâr" sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.

 Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
 Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.

 Hiçbir ölü öIdüğüne hayıfIanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
 Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

 Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
 Ve ben; dilek tutmadım hiç. Hep dua ettim: "ömrün ömrüme nasip olsun" diye.

 Bir şeyden kaçacaksan yılandan, akrepten, arslandan, kaplandan kaçma da, bedenden kaynağını alan nefsanî isteklerden, heveslerden kaç! Çünkü başımıza gelen bütün belalar, çektiğimiz bütün zahmetler, meşakkatler boş ve olmayacak heveslerden meydana gelir.
 Gönül ne tarafı işaret ederse, beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.

 Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü, Hakk"ın Iûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzIuğa düşme! AIIah"tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının dalı bile hurma verir.
 Minareden düşenin parçası bulunurda, gönülden düşenin parçası bulunmaz.

Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
 Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.

 Misafirsin bu hanede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle, Ne üzül.
 Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…

 Güzelliğin bir damlası olan LEYLA için uykuyu haram etmek çok değilse, Güzelliğin kaynağı MEVLA için bir ömrü feda etmek az bile.